23.11.09

Bayram geliyor...






Komşu Metin ağbi, çevresi çok geniş olan bir lise müdürü...

Sıcak bir gündü, Kurban bayramına 3 gün kadar var... Beni kardeşimi ve köyden 4 yoksul çocuğu daha toplamıştı... Bizi çok büyük,lüx bir çocuk giyim mağazasına götürdü. Mağazanın sahibi yoksul çocukları giydirmek istemişti. O gün içim içime sığmıyordu, ilk defa bayramlıklarım olacaktı.

Gömlek ve ayakkabılar tamam... Ama bir türlü üzerime uygun pantolon bulamıyorum, sanırım çocuk 3-9 yaş grubu bir mağaza, bende 10 yaşlarındayım.Denediğim en büyük beden pantolon çok sıktı!... Krem renkliydi, olmazsa yandım, bu bayramda yeni pantalonum olmayacaktı.

Metin ağbi ne o içinde giydiğin dedi? Dedim; eşofman... Bu sıcakta neden giyiyorsun onu? Donun yok mu? Evet yoktu! Mağaza sahibi Metin hocam size çok teşekkür ederim, gerçekten yoksul ihtiyaç sahibi çocuklar getirmişsiniz dedi.Ben içimdeki eşofmanı çıkarttım, kan ter içinde kalmıştım zaten sıcaktan... Pantolon zar zor olmuştu üzerime...

Aslnda olmamıştı, ama pantalonum olmalıydı bu bayram. Israrla oldu , oldu dedim, belkide beni başka mağazaya götürmezlerdi... Göze alamadım... O bayram güzel bayramlıklarım olmuştu ilk defa... Çok mutlu bir bayram geçirmiştim, her ne kadar o pantolon sıka sıka en sonunda bayramın 3. günü patlasa dağılsada... Çocukluk yıllarımda yeni ve cici elbiselerimin olduğu tek bayramdı o...

Aradan yıllar geçti.... 17 yaşında devlet memuru oldum... Maaş alarak,cebimde para ile gireceğim ilk dini bayram! Görev yaptığım şehrin, en güzel en pahalı en marka mağazasına gittim, en kaliteli en pahalı giyeceklerden aldım.
Aldıklarımı o bayramda giyemedim... Ağladım, üzerime konduramadım.... Daha sonraki yaşamımda her normal günde en kalitelisini en güzelini giydim... ama her bayramda en sıradan giyeceklerimi giydim,tertemiz halde tabiki.... Takıntı mı dersiniz!?

14.11.09

Doktor Levent Bey...




Karşıdan Beyin Cerrahı Dr Levent geliyor,gülümsüyoruz...


Bölüm I


Trafik kazası sonucu 1 ay beyin kanaması geçirdiğim dönemde tanıştık...

İlk defa karşılaşıyorum böyle bir durumla , 1 ay kanaman oldu,ölmedin ve yaşıyorsun, bu durumu bilimsel bir dergide makale olarak yayınlamak lazım demişti.

Yani çok ağır bir sağlık sorunu yaşamıştım ve ölmemiştim.


Bölüm II


Kazadan çok sonra,kafanız karışmasın kaza ile hiçbir bağlantısı olmayan görme bozukluğu yaşıyordum.

Ankara da bir doktor elinde tuttuğu beyin MR filmlerime ve raporlarıma bakarak; senin beyninde kötü huylu bir ur var,üstelik göz sinirlerini sarmış... Acil ameliyat olmalısın... Ama bu ameliyat sonucu kör kalabilirsin...!

Ben şaşkın bir halde; kanserim ha , ölecek miyim dedim!?. İşin kötüsü ameliyat olduğumda kanserden kurtulabilirimde kurtulamayabilirimde, ama neredeyse kesin olan şey ameliyat sonucu göz sinirlerim hasar görecekti ve kör olacağımdı.

Allah tan ümit kesilmezdi... Beni kanser olan diğer hastalarla tanıştırmak istedi,tanışmamın iyi geleceğini söyledi... Hızla kaçmak istedim,koşarak çıktım hastaneden...

Kafamda tek şey; şimdi ben ‘ÖLECEKMİYİM’... Kızılay Caddesine giden bir otobüsteydim... Otobüsten Kızılay caddesindeki Tüp geçitte indim... Bakanlıklara kadar yürüdüm,tekrar yürüyerek, otobüsten indiğim yere geldim.

İlk şaşkınlığım ve üzerimdeki şok geçmişti... Amaaan dedim kendi kendime;ha 30 unda ha 60 ında elbet bir gün öleceğiz...

Kozmik takvim geldi aklıma, evren 13,5 milyar yıl yaşındaydı.Yani 13 bin 500 tane 1 milyon yıl... Biz ki insanoğlu;insanlık tarihinin 1 milyon yılını bile bilmiyoruz... M.Ö 30.000 yıl ve de M.S Kasım 2009!.... İnsanın ömrü göz açıp kapatmak gibi... bir varsın bir yoksun... Üzülmeye değmez...

Allah kimseyi böyle seçim yapmak zorunda bırakmasın... Ya ölecektim, yada ameliyat olarak kanserden kurtulma ihtimalim vardı ama kör kalacaktım.Siz ne yapardınız? Ne seçerdiniz?

Ben görerek ölmeyi seçtim...

İnanmayacaksınız ama 3 yıl! bir daha doktora gitmedim... Bu 3 yılda; her sabah, bugün benim son günüm diye başladım her yeni güne... Daha sonra yazacağım makalelerde bu 3 yılda öğrendiğim çok şeyi paylaşacağım sizinle...

Ve 3 yıl sonra baktım ölmüyorum gittim Dr levent’e... Bana İstanbul da bir hastanede çalışan ömrümün sonuna kadar şükranla anacağım bir Prof Dr. un adını verdi.Bir durumumu onun değerlendirmesini tavsiye etti.Prof Dr. film ve raporlarıma baktı,baktı,baktı... Derhal ameliyat olman lazım dedi... Dedim kör kalabilirim..., zaten sonuna gelmişsin hastalığının,ameliyat olsan da kör kalacaksın,olmasan da kör kalacaksın...Prof Dr. şansımızı deneyelim dedi...

Madem sonuna geldik... deneyelim dedim... Ameliyata girmeden önce ameliyat ekibi odama geldi; ameliyatı nasıl yapacaklarını,nasıl narkoz vereceklerini anlattılar... Şu oranda elin sakat kalır,şu oranda bacağın... Şu oranda kör olursun,şu oranda ölürsün dediler ve bana sorumluluğun bende olduğunu beyan ettiğim bir sürü kağıdı imzalattılar gittiler... Prof Dr. geldi, bana ameliyattan önce söylemek istediğin son bir şey var mı dedi? Dedim ona; önce Allah’a sonra size ve ekibinize güveniyorum...

Ameliyattan çıktım... Dünyayı müthiş görüyorum... çok sağlıklıyım... sakat kalan hiçbir yerim yok,elimi ayağımı oynatabiliyorum... Ama aklım bir erkek olarak en değerli varlığımda,acaba çalışıyor mu!? Eee önemli bir beyin ameliyatı geçirmişim... Haklı bir merak değil mi?

Gece sabaha karşı 2 hemşire geldi... ellerinde içi sabun suyu dolu olan bir leğenle... Giydiler lastik eldivenleri, dediler sarp, sen önemli bir ameliyat geçirdin,enfeksiyon kapmaman için bedenini sabunlu suyla dezenfekte edeceğiz... Hemşirelerden Allah razı olsun,o an anladım hemşireliğin ne kadar kutsal olduğunu,özveri istediğini... Zaten üzerimde sadece yeşil ameliyat önlüğü var... onu aldılar bedenim çıplak, ellerinde eldiven sabunlu süngerle başladılar beni temizlemeye...

Ama aklımda, akşamdan beri, Erkekliğim var, çalışıyor mu çok merak ediyorum, o bölgeyi temizlemeye başladıklarında -tık... -tık... –tııııık oldu.... ben sevinçle oley diye bağırdım... düşünebiliyor musun içinde bulunduğum, ağlansın mı, gülünsün mü durumumu?:-) sordular ne oldu sarp? Dedim makinem çalışıyor.-))))))))

Ve sabah doktorum geldi ve asıl müjdeyi, bombayı o patlattı... Ameliyatta alınan ur un otopsisi yapılmış ve iyi huylu çıkmıştı... ''ALLAH tan Umudunuzu Sizde Asla Kesmeyin''


bölüm III


1 hafta sonra hastaneden çıkmıştım... Sağlıklı bir şekilde hayatta kalmanın mutluluğunu yaşarken!... sağ kalçamda bir ağrı!... yürürken ağrıyor... Beyin cerrahı dedi bu ağrı beyinle ilgili değil... Bir ortopedi doktoruna görün istersen...

Gittim ortopedi dr ye... MR filmleri ve raporu derken, trafik kazası sonucu 1 ay boyunca beyin kanamamı durdurabilmek için ve beyin ameliyatından sonra oluşan kanamayı durdurabilmek için kortizon içeren haplar kullanmıştım...

Kortizona bağlı olarak sağ bacağımın kalçaya basan baş kısmındaki eklemde kemiği besleyen damarlar ölmüş ve kemik beslenemediğinden çürümeye başlamıştı. Çok ağrılarım vardı... Doktor dedi ki acil ameliyat... Aslında bu kemiği kesip içerden protez takmalıyız... Ama ömrü 10 yıl. 10 yıl sonra yeni protez takılması lazım... Ama 2. ye takılma şansı çok düşük; %5. Bu demek ki; bu ameliyatı olan her 100 kişiden 95 inde başarısız oluyor ve kötürüm kalıyorlar...

Eee ne yapmamız lazım... Kemiğin üzerine küçük delikler açacağız,o deliklere kan dolacak,zamanla etleşecek ve yeni kan damarları oluşacak... bir süre bu idare edecek seni.... Ve bacağına protez takılmasını erteleyecek...

Ameliyat sonrası Çok ağrılı ve çok acılı olan bir ameliyat daha geçirdim... 4 ay 2 koltuk değneğiyle yaşadım... Çok zahmetli, çok zor ve acılı günlerdi... Ama koltuk değnekleriyle yaşadıktan sonra, hele fakirsen şehirde sakat yaşamanın ne kadar güç olduğunu anladım. Otobüse binmek ayrı sorun,köprüye çıkmak ayrı sorun... kaldırımda yürümek ayrı sorun... Bu konuda ilerleyen makalelerimde yazacağım...


Bölüm IV


Şimdi son durumum ne diye merak ediyorsanız... Çok sağlıklıyım... Ama beynimde çıkan 5 mm yeni bir urum var... bu nedenle bir beyin ameliyatı geçirebilirim yine... ve en az 2 tane ortopedi protez ameliyatı geçireceğim.

Bir film gibi geçti gözümden,aktı zihnimden bütün bu yaşadığım sağlık sorunları... Dr Levent bey merhaba dedi, elimi uzattım tokalaştık!... Dedi ki gülümseyerek; sarp, bu yaşadıklarını kitap olarak yazıp yayınlasan çok satar!...
Ona gülümsedim, yutkundum içimden.... Ahhh be hocam bu yaşadıklarım daha ne ki!

Diyerek bloğuma başladım bu özet yazıyla...


‘’Yani film yeni başlıyor...’’