28.12.09

17 Ağustos 1999 , Gece :03.02 , Kocaeli


Arkadaşlarla çok tatlı sohbet ettik... Kakara kikkiri....Gece saat 02.00 sıraları eve dönüyorum... Yolumun üzerinde bir bahçe var, önünde her akşam köpekler olur... yoktu o akşam, başka zamanlarda, 7-8 tane köpek bir olur havlarlardı bana... Korkup kaçsam; hepsi birden bana saldırıp parçalarlardı maazallah..., Köyde yetişmiş olmanın tecrübesiyle hiç oralı olmaz yanlarından geçer giderdim...

Eve geldim Ağustos sıcağı geç saat olmasına rağmen bunaltıyordu....Duş aldım... Yatağa uzanmıştım ki, tıngır tıngır sallanmaya başladı herşey... A-ha deprem bu...

Dedim geçer... Babam 1967 Adapazarı depremini görmüştü, ne zaman böyle tıngırtı olsa gece demez bizi kaldırır, hiç bir şey olmasada bir saat soğukta bekletirdi... Öyle bir aksiyon sandım:-( Ama bu tıngırtı hala sürüyordu, artarak devam ediyordu... Korkunç bir uğultu gürültü başladı... İlkokulda öğretmişlerdi; kapının eşiğinde bekleyin daha az zarar görürsünüz..., çünkü dışarı çıkma şansı hiç yoktu... 5 katlı apt nin 1. katında oturuyorum, üst katlar yıkılıyordu tek tek...

Şehadet getirdim,sığındım Allah a.Sahip olduğum asil damarlarımdaki akan kanda bir heyecan,ne yalan söyleyeyim korku yoktu...
Kurtuluyoruz galiba diye geçirdim içimden...

Çok şükür Allah a ölmeden o müthiş, devasa büyüklükteki, güçlü, doğa olayını görmüştüm...

26.12.09

İSYAN


Bir gün dedim ki, Allah ım başıma daha ne gelecek!... Öyle ya, bir kuluna Yaradan bu kadar yüklenirmiydi!... Haşa isyan etmiştim....

Bu lafları ettiğime, sonra ki sabah nasıl pişman oldum nasıl...

Günlerdir hazırladığım gıda makinaları; gece atölyeme giren kansızlar tarafından çalınmıştı.... nereden baksan sermayesi 25. 000 TL nin üzerindeydi:-( Allah tan diz çöktüm mağfiret diledim,tövbe ettim... Siz siz olun isyan etmeyin, verende Allah alanda Allah... Çok sızlanırsan bir çarpar oturursun aşağıya...

KEFİL...


Çok sevdiğim bir arkadaşım, banka kredisiyle işyerine gerekli olan bir ticari araç almak istiyordu...

Bana sordu, al dedim... ama sen kefil olmalısın... piyasa şartları çok kötü, zorlanabilirdi aldığı krediyi geriye öderken... Nazlandım... O çok ısrar etti... Ne mi oldu? Kıramadım:-( Ve maaş aldığım bankadan kredi çektik... ilk birkaç ay ödedi geri kalan 20 ay ödeyemedi tabi ki , bankada direk maaşımın tamamını bloke etti:-(

Ev kiramı dahi ödeyemedim ,yapmam gereken ödemeleri yapamadım aylarca...Sanayide gıda makineleri imal etmek üzere atölye kurmuştum o dönem, işlerimi çok aksattı çoook, çok zorlandım... Derdimi kimselere anlatamadım... Bana salak demesinler diye kimseye söyleyemedim...Kabus günleriydi... Siz, siz olun, kefil olun, ama ödeyemeyeceğiniz borca asla kefil olmayın...

TAŞ OLSA ÇATLAR...



Erol agu,hayattayken; küçük dünya tatlısı hidrosefali hastası kızının kafatasında bulunan şantın yeri değişmeliydi ama riskliydi göze alamamıştı bir türlü...

Küçük tatlı kız bayılma nöbetleri geçirmeye başlamıştı... doktorlar şantın yerinin artık değişmesi gerektiğini söylediler... Yapacak bir şey yoktu, istemeye istemeyede olsa ameliyata girmesine izin vermek zorunda kaldık...

Ameliyat çok başarılı geçmişti ama:-( eve geldikten sonra dünya tatlısı küçük kız fenalaştı ve hastanede bitkisel hayata girdi... Minik kalbi çok dayanamadı ...Allah ağbimin küçük tatlı kızınıda bizden daha çok seviyordu:-(

Mekanı cennet olsun küçük meleğin...

ÇOCUK HIRSIZLAR



Küçük hırsızlar.........
8,13 ve 16 yaşlarında 3 roman kız... Girdiler mağazaya... İçeride de 3 eleman var, buna rağmen bende hemen büromdan çıktım... geçtim tezgaha...

Şu kaç para, bu ne marka, nasıl çalışır diye meşgul etmeye başladılar bizi, gözlerim üzerlerinde... 8 yaşında küçük kız bir ara büroma girdi, o çok küçük,yapmaz diye konduramadım:-( Bunlar 5 dakika kadar bizi oyaladıktan sonra çıktılar...

Ben elemanlara bu tiplere çok dikkat edin derken, bürodaki masamın üzerindeki cep telefonum yoktu... Hemen mağazanın önünü koşarak çıktım, caddeye baktım yoktular...
Hemen 155 acil imdatı aradım, 3 dakika sürmemiştir, çok sayıda polis doldu bir anda mağazaya, eşgal verdik hemen, bir kısmı gitti,bir kısmına olayın ayrıntılarını anlatıyorduk ki! Polisler yakalamıştı hırsızları...

Vallahi sevinemedim yakaladıklarına, tutanaklar,emniyette ayrı işler... Zaten 18 yaşın altı çocuklar, tutuksuz yargılanmak üzere salıverildiler...

2 kere çocuk mahkemesine gidip ifade verdim, 2 tam iş günüm mahkemede geçti.... Derken bitti sandığım bir gün sulh mahkemesinden aynı dava yeniden başladı... Hakim sordu şikayetçimisin, evet hakim bey, ama işimden gücümden kalıyorum, bu daha ne kadar sürecek böyle, keşke şikayetçi olmasaydım:-(

HATIR ÇEKİ


2001 krizi sonrası... Ortopedi ameliyatı geçirmişim yeni... Koltuk değnekleri ile taxi tutmuşum gelmişim mağazaya... Mecbur işlerin ve elemanların başında olmak lazım...

Kapıdan içeriye icra memuru ve avukatlar girdi. Dedim hayırdır, ödenmemiş çekiniz var... Tamam ödeyemediğim çekler vardı ama, bu hesapta yoktu! Aylar önce bir arkadaşıma 5000 TL hatır çeki vermiştim, İcra masrafları faizler 10.000 TL olmuş... 30.000 TL lik malı icra edip gittiler...

Çağırdım arkadaşımı, anlattı olan biteni... Çok karışık ama özetle; bir arkadaşıyla birbirlerine karşılıklı kefil olarak ortak banka kredisi çekmişler, benim verdiğim hatır çekinide teminat bırakmış... Benim arkadaşım aylık ödemesi gereken payına düşen 1000 TL yi her ay vermiş,diğer arkadaş aylık toplam 3000 TL olan taksiti üzerine 2000 TL koyarak tamamlayıp her ay bankaya yatırması gerekiyormuş... Arkadaşımdan aldığı parayı yemiş, bankaya taksit felan yatırmamış... Tabii banka bu, temerrüt faizlerinide bir güzel işletip yüksek bir borç meblağı çıkartmış. Bunlar aralarında anlaşamamışlar, karşı tarafta elindeki hatır çekini koz olarak kullanıyordu şimdi:-(

Ben çok ağır bir stres altına girdim, beyin ameliyatı, ortopedi ameliyatı derken,üşütmek üzereyim...

Neyse avukat geldi, elleriyle getirdi çekimi kaldır dı icrayı, ben şaşkın!... Öğrendim ki!; arkadaşım farklı yasal yollardan çözmüş olayı...

Film gibi değil mi?... Ha o arkadaşım yine bana gelse yine hatır çeki veririm...:-) Çok sıkıntılı zamanlarımda hep yanımda olmuştu...

25.12.09

Alaca Karanlık Kuşağı


Bostancıdaki bir sokakta terkedilmiş metruk binadan çok kötü ağır bir koku geliyordu!... Sokak sakinleri aylardır çok rahatsızdı... Şikayet etmedikleri yer kalmamıştı...

En sonunda ulaşmışlardı evin sahibine... Zengin bir iş adamıydı... 3 tane hamal tuttu ev sahibi, temizlesinler evi diye... Hamallar evin kapısının kilidini açarak girdiler içeriye... Ağır bir koku vardı hafif loş ışıklı,pencereleri kapalı evin içinde...

Odaların birinde çürümüş bir ceset bulundu... Üzerindeki kimlikte; aylarca önce ortadan kaybolan 5.kardeşimin adı yazıyordu... Ceset tanınmaz haldeydi,muhtemelen bir başkasıydı, kimliğini yolda düşürmüştü kardeşim, ölen şahıs bulmuştu veya çalmıştı... Konduramadık ölümü... O değildi kardeşim...

Savcılıktan DNA testi istedik... Acı gerçek çıktı ortaya...Otopsi yapıldı, hastalanmış zatüre olmuş, bakımsızlıktan hayata gözlerini yummuştu...

Duymuşsunuzdur, Allah ölümün bile hayırlısını versin diye edilen duaları.... Allah hepimize ölümün hayırlısını versin... Çok şükür cesedini bulmuştuk ve kavuşturmuştuk kardeşimi kara toprağa:-(... Allah rahmet eylesin...

24.12.09

Milli Piyango Sonuçları . Bir Masal ...



Bir Milli Piyango Masalı...

Yıl 1990... Kazı kazan yeni çıkmış, şansımı denedim, o zamanın 1000 TL siydi sanırım, bir bilet aldım, 500.000 TL çıktı... Bugünün 500 TL sı felan... A-haaa dedim içimden bugün benim şanslı günüm olmalı!...

Sonra alışık değilim böyle güzel süprizlere...

Gideyim bir seri 10 adet bilet alayım... Gezdim çarşı pazar, ayaklarım beni bir spor toto-loto bayiine götürdü. Tam kapıdan içeri gireceğim, içimden bir ses; yaa ne vereceksin şimdi seri 10 bilete o kadar para, al bir bilet, çıkacaksa onada çıkar... Girdim içeriye hiç unutmuyorum, 123122 no lu bileti aldım...

Aradan birkaç gün geçti çekiliş oldu... 123125 nolu bilete büyük ikramiye değil ama bugünün 100.000 TL si, yani çeyrek bilete 25.000 TL isabet etmişti ... 3 bilet üzerine çıkmıştı bu güzel para... O gün seri bilet almış olsaydım, belkide bana çıkacaktı... Ne kadar bedbahtım:-(

Üvey Anne İşkenceleri


Annem genç yaşta hayata veda etmişti... 4 kardeş kaldık... 7 Aylık kardeşim, 5 yaşında ben... 12 ve 13 yaşlarında 2 ağbim...

7 aylık kardeşimi analık bakmayınca 85 yaşında babaannem büyütmüştü... Demişti cümle aleme; ben bu bebeği ilkokula başlayıncaya kadar bakarım, rahmetli babaannem sözünü tutmuştu, kardeşim ilkokula başladığı yıl gözlerini hayata yummuştu...

Büyük ağbim bakkal işleten teyzemlerin yanına sığınmıştı, onlarada bakkala çırak lazımdı zaten:-( en azından üvey anneden uzak kalmıştı, nede olsa teyze anne yarısıydı...

Küçük ağbim yatılı okullarda büyüdü...

Beni üvey anne büyüttü... sonu gelmeyen dayaklar, psikolojik baskılar, işkencelerle... Daha 7 yaşında bu analıktan kurtulmak için okumam gerektiğini, üstelik bir yatılı okulun sınavlarını kazanarak öğrenimime yatılı devam etmem gerektiğini idrak etmiştim... Zaten öyle de oldu bir yatılı okul kazanarak yaz tatilleri dışındaki zamanı kurtarmıştım...

Yıllar sonra dedim ki babama, 2. kez evlenmene hiç kızmadım, daha aklı başında,kültürlü, şevkatli biriyle evlenemezmiydin?.. Ne cevap verse iyi? 4 tane çocuğun üzerine hangi akıllı gelirdi!.. Ya adam bize anne değil yani,kendine 40 yaşındayken 23 yaşında karı almıştı...

Bakın, şu kurduğum cümleye lütfen dikkat edin, ''Babam; Üvey anneme, öz kardeşlerime, üvey kardeşlerime, herkese karşı eşit uzaklıkta sorumsuzdu...''

Durum böyle olunca; Ben ve kardeşlerim hem yetim,hem öksüz büyüdük...

EROL Agu...


Erol agu,

Küçük yaşta izlenilen bir türk filmi sonrasında konmuştu en büyük Ağbim Erol'un lakabı...Filmde rol alan karakterin adı, lakabı ''Erol agu'' ydu...

Yıllar yılı biz onu Erol Agu bildik, Erol Agu dedik... Biz 6 kardeştik... Bir ordu gibiydik sanki... En büyüğümüzdü Erol Agu...Genelde hep neşeliydi,macera yı çok severdi... Hep bizi güldürecek ya başından geçmiş olayları vardı, yada öğrendiği yeni fıkralar...

Bir sabah küçük ağbim aradı; iş yerinde, iş kazası geçirmiş ve olay yerinde kaybetmiştik onu:-( Çok gençti!... Hala üzüntüm çok büyük,çok ağır geldi bu... Elden ne gelir? Sanki 6 kardeşin yarısı rahmetli olmuştu... Kendimi çok yalnız hissetmiştim... Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun... Onu hala çok özlüyorum...

21.12.09

RUS ARKADAŞIM...





Arkadaşım Rus uyruklu mühendis Vladimir Apolski’ye, lakabı Vova...

Dedim ki gel Vova; seni müslüman yapalım, biz müslümanlara 4 tane karı veriyorlar anasını satayım:-)

Düşündü , düşündü.... Sarp, evlimisin kafanda bir tane delik var, 4 karı! 4 tane kafanda delik! İşte o çok sorunnn:-) Sen gel Ukrayna’ya her yer kis kis kis.... Evlenmeye gerek yok ki.... Aldık cevabımızı... Doğru söze ne denir ki?

18.12.09

HAVAALANI,ÇAYLAK


Daha 17 yaşındayım... Önemli bir havaalanında memur olarak göreve başladım... 2 Ay geçmedi, neredeyse en küçüğü 40 yaş olmak üzere 5 tane elemanın başına ekip şefi olmuştum, Şaka gibi değil mi?

Sabah 05:00 sıralarında havaalanından sorumlu 2. adam büromuza geldi. Bana baktı baktı... emekliliği gelmiş olan Nazım amcaya dedi ki; ben size kaç kere söyledim çocuklarınızı yanınızda işe getirmeyin diye!... Nazım amca ezile büzüle yüzü kızarmış bir halde; efendim o bize katılan yeni memur arkadaş, üstelik şefimiz!...

16.12.09

sen, sen ol...


Güm güm gümmmm kapı yumruklanıyor... Baktım saate sabah 05:00 civarı... Hayırdır inşallah, pek hayra alamet değil bu saate!.. Sarp ağbi, koş çabuk mağaza yanıyor... Aman Allahımmm... Adeta uçarak koştum , nefes nefese geldiğimde mağazamdan simsiyah dumanlar yükseliyor...

Dünyam karardı benimde bir an... Çabuk toparlanıp mağazanın kilitli kapısını açarak girdik içeri komşularla... Yanan bölümü simsiyah dumanların arasında zor bulduk , el birliği ile söndürdük... Mağazanın bir bölümü yanmıştı. ama yanan müzik seti ve plastik aksamı olduğundan, çıkan is karasından kullanılabilir,satılabilir hiçbir şey kalmamıştı mağazada...

Her yer her şey simsiyah is karası!:-(... Maddi hasar çok büyüktü. Siz siz olun işi bittiğinde elektrikli ev aletlerinizin fişini prizde takılı bırakmayın. Stand by durumunda hiç bırakmayın... Çünkü olaydan sonra 220 V olması gereken şehir elektrik gerilimi 320 V çıkmıştı!...

14.12.09

KARA GÜN


Çok sıcak bir ağustos günüydü ....

Annem günlerdir hastanede, daha 5 yaşındayım, o meşhur kısa pantolonla geziyorum Evimizin önündeki parkta ...

Annemi çok özlemiştim, nerede kalmıştı! ... Karnım acıkmıştı, parkın diğer tarafında da amcamlar oturuyordu, yengemden yağlı, ballı ekmek istemeyi düşünürken, caminin minaresinden cenaze selası okumaya başlamıştı ki hoca! Ilk cümleyi bile okumadan yarım bırakmıştı ...

O an kalbime bir hançer saplandı ... İçimden,kalbimden geçti annem öldü! Ağlaya ağlaya babaanneme kostum ... O da muhtemelen duymamıştı .... Yok oğlum üzülme, annen yaşıyor ... Karnımın açlığını unutmuştum, 7 aylık kardeşimle oynamaya başladım. Ama ne yazık ki hislerim gerçekti 1 saat içerisinde evimiz hınca hınç insanlarla dolmuştu :-(

Eski Karıma...


Arabamın radyosu açık, bir dinleyici canlı yayına katıldı ve spikerden şarkı çalmasını istedi…

Spiker memnuniyetle dedi ve istek şarkınız kimlere gitsin… Telefondaki dinleyici eski karıma, eski kayınpederime, eski kaynanama gitsin… Sanırım bütün dinleyiciler şaşkındır kulaklarına inanamıyorlardır o an radyodan gelen sese…

Spiker de şaşkın bir halde, başladı adamı övmeye ; ne kadar medenisiniz, ne kadar anlayışlısınız, örnek gösterilecek bir insansınız…. Derken hangi şarkıyı çalalım eski karınıza, eski kayınpederinize, eski kaynanıza.…?

Adam çok sakin bir ses tonuyla; elalarını elalarını Allah versin belalarını şarkısını çalalım dedi!...

11.12.09

Kız, sen çok şekersinnn... Senin baban şekerci mi?


Arkadaşımla Bursa Kültürparkta geziyoruz… Karşıdan fiziği düzgün,oldukça güzel bir kız geliyor…

Arkadaşım kıza dedi ki; Kız, sen çok şekersinnn… Senin baban şekerci mi?

Kızdaki cevap; Hayır, benim babam semerci, senin gibi eşşeklere semer yapar:-) Kızın zekice verdiği bu hazır cevaba şapka çıkartılır değil mi? Her ne kadar bu cevap üzerine dumur olan arkadaşım ağıza alınmayacak birkaç küfür sallasada hemen müdahale etmiştim… Dedim; belki haketmedin ama, cevap çok zekiceydi lütfen çeneni kapat,sakinleştirdim….

O gündür bu gündür güzel bir kız gördüğümde bu olay aklıma gelir… Yani bütün güzel kızların babası semerci dir:-)))

8.12.09

İş Adamı Sakın İNTİHAR Etme!...


Borçlu olduğum firma, kredi amaçlı ipotek ettiğimiz gayrimenkulü icra yoluyla çeyrek fiyata satmak üzere!..

50.000 TL ödemem lazım... Ki bu borç aylık %15 temerrüt faizleriyle 4 yılda 400-500.000 TL olabilirdi... Saolsun firma çok anlayış gösterdi, bende krizi doğru yönettim... 50.000 TL tamamlamak için yakın akrabamdan 1 ay sonra vade ile ödeyemeyeceğimi bile bile 15.000 TL borç aldım. 30.000 TL ticari öz kaynakalarımı büyük oranda tüketerek sağladım...

Kredi kartımdan 5.000 TL nakit çektim... o dönemde tüketici kredileri çok zor du zaten yazılan çeklerden dolayıda bankalarda kredimiz kalmamıştı....İflas eden adama kim güvenirdi ki!...Bu 5.000 TL sonradan çok canımı yaktı... öde öde bitmedi, belki 30.000 TL i geçti...

Yakın akrabam acil paraya ihtiyacı olmamasına rağmen paramda param diye tutturdu!... Eşiyle geldiler eve... ikisi birden bana sahtekarsın sen dediler!...

Dünyam başıma yıkılmıştı!... Gururum çok incinmişti, çok kırılmıştım... O an sadece ölmek istedim... 6. Kattan atlamak üzere Balkona koştum... 3 kişi sımsıkı bedenime bacaklarıma sarılıyorlar tutamıyorlardı beni!... Yiyecek ekmeğim vardı demek ki!... Balkonda ben bayıldım!...

Neden bayıldım bilmiyorum... Ama intihar edenlerin psikolojisini yaşadımmm... Bu intihar olayı öle planlı değildi... çok anlık bir şeydi!... bir cinnet anı!... Allah hepimizi korusun, yaşatmasın böyle şeyler... Geriye dönüp baktığımda aynı olayı yaşasam ne yapardım biliyormusunuz? Akrabamın gözünün üstüne okkalı bir yumruk çakardım:-) Hiçbir şey için ölmeye değmez...

Ülkemizin şu anda içinde bulunduğu kriz nedeniyle eminim ki canından bezmiş, intiharı düşünen çok sayıda iş adamı vardır...Tavsiyem... Akıl sağlığınızı koruyun,panik yapmayın, şu an para kazanıp işleri yoluna koyamayabilirsiniz... Acele etmeyin... Öğrendim ki, bu para ticaretin içinde kaldığınız sürece bir şekilde her zaman kazanılır.... Sizin en önemli sermayenizin Dürüstlük olduğunu asla unutmayın...

3.12.09

ALAÇATI – ILICA / ÇEŞME / İZMİR




Daha önce bana sorsanız; Bugün ölürmüsün? Evet!..., ölmeye çok hazırım hemde...,ölmek hiçbirşey… Yorulmuşum zaten...İçimde yaşama isteği kalmamış..., hiçbir şey mutlu etmiyor… Depresyon durumları yani…:-)

Ne mi oldu? ALAÇATI – ILICA / ÇEŞME / İZMİR e yerleştim…

Vallahide billahide artık ölmek istemiyorum..., ölmekten korkuyorum, yaşamak istiyorum…:-) Bu coğrafyada yaşamak beni hayata bağladı… Büyüklerim hep derdi; Hicret te hayır vardır diye:-)

İlk Heyecan… Köylü deyip geçme!...




Sene 1997 aylardan temmuz… İktidarda Refah-yol koalisyonu var… Hiç ama hiç ticari deneyimim yok…

56.000.000 Tl maaş alıyorum, 28.000.000 Tl de borcum var… İnanmayacaksınız ama ben Beyaz Eşya ve Mobilya Mağazası açtım…:-)

Şu an milletvekili olan bir arkadaşımdan 1 ay sonra ödemek üzere 5 milyar liralık beyaz eşya aldım… Deneyimsizim ya, o da bana elinde ne kadar fiyatının yüksekliği nedeniyle satılmayan lüks mal varsa kakalamış:-) Sergilemek üzere eşyaların ambalajlarınıda açmış bulundum, geri verme şansımı kaybettim…

Bakıyorum liste satış fiyatlarına bugünün 3-5 bin tl fiyatları, o kadar yani! Allahım ben nasıl satacaktım!... Çünkü mağazamın olduğu bölge, geçimini ağırlıklı olarak tarımdan sağlayan köylü kesim… O gece sabaha kadar uyuyamadım…

Ne mi oldu? 1 hafta içerisinde elimde ne kadar lüks pahalı beyaz eşya varsa hepsini sattım… Sonrasında da kamyon kamyon sattım:-) Köylü deyip geçme, öğrendim ki köylü az alır, en kalitelisini alır , en uzun ömürlü olanını alır…