31.1.10

Çok şükür...


Mucize şekilde intihardan kurtuldu!

29 Ocak 2010 Cuma 16:40

Geçtiğimiz günlerde 3. kattaki evinden kendini aşağı atan genç kız mucize bir şekilde kurtuldu. İntihar nedenini anlattı!

3. kattaki evinin penceresinden atlayıp intihara kalkışan Aslı Alkan konuştu Aşkı uğruna ölümü göze alıp intihara teşebbüs eden Aslı Alkan “Hastanede beni görmeye bile gelmedi. Çok pişmanım” dedi.

Mithatpaşa Caddesi’ndeki evinde yaklaşık 1 yıldır yalnız yaşadığını ve 8 aydır çalışmadığını belirten Aslı Alkan, “Erkek arkadaşım D.Y. ile ayrılınca bunalıma girdim. Çok kez barışmak istedim. Ama o artık beni istemediğini söyledi. Olay akşamı da arkadaşlarım evime geldi. Aramızın bozuk olması canımı çok sıkıyordu ve kafamda sürekli intihar planları kuruyordum. O gece arkadaşlarımdan evi terk etmelerini istedim. Kalmak isteyince onlarla tartışmaya başladım. Sonra onları dışarıya çıkardım. Pencereye yöneldim ve hiç düşünmeden kendimi boşluğa bıraktım” dedi.

‘BİR ANDA OLDU’

Sağlık durumu iyi olduğu bildirilen Alkan, hastane duvarına yazdığı “İntihar ettiğim için pişmanım” yazısını da göstererek şöyle devam etti: “Onu deliler gibi seviyorum ve onu unutmak için hiç düşünmeden atladım. Her şey bir anlık bunalımdı. Beklememe rağmen beni görmeye bile gelmedi. Onun için değmezmiş çok pişmanım” diye konuştu. (Gazete Habertürk)

...............................................................................



Diyeceksiniz ki! Neden 3. sayfa haberi... Bu haberde yaşanan olay, tam bir model... Öncesi ve Sonrası... Allah Korusun yaşayacağınız bir cinnet anında bu örnek inşallah aklınıza gelir... Hayatta kalırsan, sakat kalmasan bile, müthiş pişman olacağın ortada...

BU GENÇ KIZ;ALLAH DUALARIMIZI KABUL ETTİ... ŞÜKÜRLER OLSUN KURTULDU...

''LÜTFEN YAŞAYARAK İNTİHAR EDİN...''

30.1.10

Açıklama...



Sevim hanım ilginize çok teşekkür ederim... Daha fazla makale yazmamı istiyorsunuz!..

Yazdığım her makale gerçek olaylar olduğu için benide zorluyor...Unutmaya çalıştığım anılarla yeniden yüzleşiyorum... Kendimi toparlamam zaman alıyor...

Boş,laf olsun torba dolsun,ilginizi çekmeyecek yazılarla zamanınızı çalmak istemiyorum... Beni anlayacağınızı umuyorum...







Meşhur bir hikaye var; adam, her sabah, gece sahile vuran deniz yıldızlarını,güneş çıktığında kuruyup ölmesinler diye, tek tek toplayıp denize yolluyor... Ne farkedecek diyen şaire de diyor ki;bir deniz yıldızını denize yolladıktan sonra, bak bunun için farketti... İşte benim çabamda bu... Bir deniz yıldızı için farketsin, yaşadıklarım...

Siteme facebook unda paylaş butonu koydum... sayfanızda paylaşırsanız daha fazla deniz yıldızı için farkedebilir...

27.1.10

Ankara Kızılay'da kayak keyfi...


Ankara Hatırası….

Ankara da yatılı okulda öğrenciyim…

Dondurucu bir soğuk var… Hafta sonu, Kızılay caddesinin yaya kaldırımlarında yer yer buzlanmalar var…

Önümde, arkamda, sağımda, solumda, geride, ileride, her yerde; dikkatsiz yayalar, ayakları kayıp düşüyorlar… Daha çocuğum bende, yayaların düşmeleri çok komik ve eğlenceli geliyor… Ben hem gülüyorum, hem de kafam sürekli yerde, düşmemeye çalışıyorum… Gülme komşuna gelir başına durumlarına yakalanmayalım değil mi?

Saatlerce gezdim Kızılay,Tunalı Hilmi,Bakanlıklar,Kuğulu Park….



Düşenlere güldüm… güldüm… güldüm….

Akşam saatleri,Maltepe caddesinde yürüyorum, dalmışım, iki ayağım birden kesildi yerden,havalandım, sert bir şekilde buzun üzerine çakıldım…. Çevredekiler kahkahalarla halime gülüyorlar… Bende güldüm tabiî ki, hak etmiştim. Sonunda başıma gelecek olan buydu...

Ankara'ya bu soğuklarda seyahat edecekler; ayakkabılarınıza patinaj zinciri takmadan çıkmayın sokağa. Sonra artistik düşüşler yaşar, başkent sosyetesine rezil olursunuz, benden söylemesi...

ılıca-alaçatı/Çeşme hattında hava çok güzel ve ılıktı bugün... ama şu an yağmurlu... Denizi kumu güneşi özledimmmmm....

25.1.10

KİN, NEFRET VE İNTİKAM ÜZERİNE....



Bu hayatta en çok sevdiğim kişisel özelliğim, kin, nefret, intikam duyguları yoktur bende...

Düşünün; intikam almak için, ne entrikalar,ne planlar hazırlamak zorundasınız... Zaman kaybı, para kaybı,ruhsal etkileşimler,sıkıntılar işin cabası...

Haaa intikamınızı aldınız diyelim, eee bunun karşılığı olmayacak mı? Karşıdan size bir hamle gelmeyecek mi dersiniz? Canınızı acıtmayacak mı sanırsınız?..

Diyeceksiniz ki, intikam almazsak;yaptıkları karşılıksız mı kalacak, korktuğumuzu düşünmeyecek mi? Bu gurur kırıcı bir durum olmaz mı?..

Öncelikle bana ve hayatıma zarar verebilecek niteliksiz kişilerle ilişkilerim,paylaşımlarım minumum düzeydedir.Genel olarak insanlar, bana beklemediğim bir kötülük yapamaz, yaptığı kötülükte beklediğim bir şeydir şaşırtmaz....

Mükemmel dinimiz İslam da, kini, nefreti,intikamı yasaklar... Kötülüğe karşı iyilik yapmamızı öğütler... Düşünün biri canınızı yakmış,acıtmış, siz ona iyilik yapıyorsunuz... Kesinlikle o kişi asaletiniz karşısında ezilecektir... Kin, nefret,intikam bile bu kadar ezemez... En önemlisi de o kişi bir daha size kolay kolay kötülük yapamaz,acıtamaz sizi...

17.1.10

Gece uzadığında...


Uyuyamadığım zamanlarda....

Şehirde yaşıyorsak, gündelik yaşamdaki olaylar ve yarattığı stresten dolayı; çoğu zaman o meşhur koyunları da saysak,kuzuları da saysak, çitten de atlatsak, bir türlü uyuyamadığımız o sinir bozucu uzun geceler var ya!...

Ben işin sırrını çözdüm...

Bu hayatta en mutlu olduğum anı düşünüyorum, bedenim, ruhum gevşiyor... Kısa sürede tatlı, renkli, rüyalara dalıyorum... Sizde bu hayatta en mutlu olduğunuz anınızı düşünün... Çok işinize yarayacak, hiç merak etmeyin...

Şimdi siz merak ediyorsunuzdur, benim uyumak için hangi en mutlu anımı düşündüğümü:-)

Çocukluğumdan bir kesit... Güneşin daha kendini yeni hissettirdiği, ağaçların toprağın yeni yeşillendiği,taze kır çiçeklerinin açtığı bir ilkbahar günüydü.... İlk uçurtmamı kendi başıma yapmıştım... Uçurtma uçurmak için; güzel, rüzgarlı bir gündü... Saatlerce uçurtmam gökyüzünde süzüldü... Nasıl heyecanlı ve mutluydum...

Çocukluğumda yaşadığım,ender mutlu olduğum, bir gündü... Yıllar yılı; uykuya dalarken, hala beni çok mutlu ediyor....

Sigarayı bırakmayın, Çünkü...


MAZERETLERİM...

20 yıldan fazla;

1.Canım sıkıldığı zamanlarda

2.Kafam bozuk olduğu zamanlarda

3.Strese girdiğim zamanlarda

4.Tartıştığım zamanlarda

5.Boş zamanlarımda

6.Arkadaşlarla sohbet ettiğim zamanlarda

7.Çay içerken

8.Kahve içerken

9.Yemek arkası

10. Mutlu olduğum zamanlarda

11.Hastanede, kamu kurumlarında, bankada, durakta sıramı beklerken

12.Üzüldüğüm zamanlarda

13.Kötü bir haber aldığımda

14. Bu hayattaki tek lüksüm

15. Meyhanede, birahanede, cafede, restaurantta

16. Geçmeyen zamanlarda

....

....

....

sigarayı iştahla,keyif alarak içtim...

Beyin kanaması geçirdim , beynimden ur aldırdım, ortopedi ameliyatı geçirdim,. Yinede yukarıda yazdığım,arkasına sığındığım nedenlerimden dolayı inatla sigara içtim...

Hem de günde 2 paket!... Sigara içmeden yaşayamam sanıyordum!... Meğer bu mazeretlerin hepsi masalmış!... Bırakalı 6 aydan fazla oldu.... Hiç aklıma gelmiyor artık...

Sigarayı bırakmak eylemi kesinlikle beyinde bitiyor; kafanızın rahat olduğu, sorunlarınızı büyük ölçüde hafifletmiş ve çözdüğünüz bir dönemde beyninizde bırakmayı deneyin...

‘’Uzun yaşamak, sağlıklı yaşamak bir tarafa da! 1. sınıf insan olmak bambaşka...’’

Sigara içenlerin;üstü,başı, nefesi iğrenç kokuyor,midem bulanıyor bu kokudan:-( Bana katlanmak zorunda kalan tüm sevenlerimden çok özür dilerim...

3.1.10

''Ben Zaten Her Acının Tiryakisi Olmuşum'' Orhan baba...



Her şeye alışabiliriz de acıya alışamayız değil mi? Orhan baba nın bir şarkısında olduğu gibi, ‘’ben zaten her acının tiryakisi olmuşum’’ dizesi pek gerçekçi değil, kazın ayağı öyle değil,Kim acıya,müptela,tiryaki olabilir ki!.. Sanırım herşeye alışırda insan bir tek acıya alışamaz... Onca yaşanan acıdan sonra, bende acıya alışamadım tabiki... Acının ne anlama geldiğini bildiğim için; acı çekenlere kıyamıyorum... Lütfen hep gülün... ''Mutlluluğun tiryakisi olun...''

Masaldaki Alaaddininin sihirli lambasını bulsam, karşılaşsam şu sihirli cinle, isteyeceğim ilk şey; insanlara mutluluk dağıtabileceğim sihirli bir değnek olurdu... Ben gülen gözler görmeyi çok özledimmmm...

AKIL FAZLA GELİYORDU...


Beyin ameliyatı sonrası, başımda bir sargı 5 gün kadar öyle yattım hastanede...Bir sabah doktorlar geldiler sargıyı çıkardılar, odadaki herkes ürpermişti, gözlerinde korku vardı, sordum; ne var? Bir şey yok..., Gülümsediler...

Doktorlar çıkar çıkmaz koştum lavaboya, aynada kendimi gördüğümde neredeyse kendimi yere atacaktım korkudan:-)Saçımın yarısı var yarısı yok, çirkin bir ameliyat izi, en korkuncu, şu kırtasiye zımba telleri var ya , boydan boya kafama zımbalamışlar, dikiş yani:-) Robokop gibi gözüküyorum...

Hastaneden çıktım bir süre sonra, o zımba telleri yaranın kaynamasını beklemek gerektiğinden daha sonra alınacak...Eğlenceye dönüştürmeliydim bu işi... Başımda bir şapka...

Trafikte bir otomobil bize yol vermiyor ısrarla, şapkamı çıkarttım parmağımla 1 dakika... adamın gözleri yerinden çıkacaktı, hemen arabasını yolun kenarına çekip stop etti...

3. gün sıkıldım evde,koştum işlere... Çek ödememi yapmak için gittiğim bankada çok sıra var, öyle sıra numarası yok..., sıkıldım, çıkarttım şapkayı, derin bir sessizlik, o kalabalık nasıl açıldı bir anda, banka memuruyla kaldık baş başa:-)

Kullandığım kamyonetle, yolda bekleme yapıyorum,trafik polisi geldi... Beyefendi burada bekleme yapmak yasak!... Çıkarttım şapkayı 5 dakika dedim elimlede göstererek... polis nasıl kaçacağını bilemedi:-)

En eğlenceliside, soruyorlar bana ne oldu, bendeki cevap; yaaa akıl fazla geliyordu, yarısını aldırayım dedim:-) Bazende farklı bir sohbet esnasında kafam yeterince çalışıyor manasında esprili; ya geçen doktora gittim, dediki sarp,üzgünüm sende azıcık akıl bırakmışız,onuda almamız lazım...

1.1.10

KOLTUK DEĞNEKLERİ


Geçirdiğim ortopedi ameliyatı sonrası; 4 ay, 2 koltuk değneği ile yürümek zorunda kaldım... Engelli insanları o ana kadar pek anlayamadığımı,önemsemediğimi fark ettim... Oysa ki ne kadar zor bir hayatları var...

Eğer maddi imkanları yetersizse oturduğu ev ve en yakın kahvehane arasında geçiyor hayatları... Şehir merkezine gitse; kaldırım sorun,üst geçit sorun, otobüse binmek sorun, tuvalet sorun... Son yıllarda biraz biraz belediyeler düzenlemeler yapıyor ama inanın çok yetersiz...

Engellilerimize sahip çıkmalıyız... Ve aklımızdan asla çıkartmayalım!... Allah korusun ama hepimiz potansiyel engelli adaylarıyız... Nasıl mı? Trafik kazası sonucu, deprem sonucu, iş kazası v.s nedenlerden dolayı her an bizde ya 2 koltuk değneğine yada bir engelli arabasına mahkum olabiliriz...

Son bir şey, marketlerde, büyük iş merkezlerinde kapıya en yakın park alanları engellilerin araçları için ayrılmıştır... Sağlıklı olup ta o park alanlarına parkeden arkadaşlara çok fena küfrediyorum haberleri olsun...